Eski Osmanlı padişahı Beşinci Murat’ın torunu Selma Sultan’ın ve Hindistan Prensi Syed Sajid Husain Ali’nin kızı ve aynı zamanda bir yazar olan Kenize Murad’ın hayatı maceralarla geçti… Öyle ki bu maceralarından birinde yolu ABD’nin istihbarat ajansı CIA ile kesişti.
15 yıl boyunca savaş muhabiri olarak çalışan Kenize Murad, birçok kitap kaleme aldı. Bunlardan en popüleri de annesinin sürgündeki hayatını konu olduğu “Saraydan Sürgüne” kitabıydı.
Bunlarıda Okuyabilirsiniz
Sunday Times’ın yıllar önce bir yabancı muhabirin öldürülmesiyle ilgili yayınladığı yeni habere göre şu anda 85 yaşında olan Murad, 1970’li yıllarda Ortadoğu gazetecilik yaptığı sıralarda CIA’e çalışması için seçilmişti.
Murad başta CIA’in bir operasyonunu kaleme almak için söz konusu istihbarat teşkilatıyla çalışmayı kabul ettiğini ama sonra çekinceleri nedeniyle vazgeçtiğini söylüyor.
ANNESİ SELMA’NIN HİKAYESİ
Türkiye’de “Saraydan Sürgüne” adıyla yayımlanan kitabında annesi Prenses Selma’nın hayatını yazan Murad, annesinin ve hanedanın diğer üyelerinin 1924’te Türkiye’den gidişini ve sonrasında yaşananları kaleme almıştı.
Selma Sultan’ın ailesi Beyrut’a taşınmıştı. Sonraki yıllarda Osmanlı hanedanının üyeleriyle Hindistan’daki zengin güç sahipleri arasında sıkı ilişkiler oluşmuştu.
Örneğin Haydarabad’ın yedinci nizamı, milyarder prens ve aynı zamanda dünyanın en zengin Müslümanı olarak anılan Mir Osman Ali Khan, Fransız Rivierası’nda yaşayan son halife 2. Abdülmecid’i finansal olarak desteklemişti.
1931’de Abdülmecid’in kızı Prenses Dürrüşehvar, nizamın varisi Nevvab Azam Cah ile evlenmişti. Dürrüşehvar daha sonra kuzeni Nilüfer ile Haydarabad’a taşınmıştı. Nilüfer de nizamın bir diğer oğlu Prens Moazzam Jah ile evlenmişti.
İşte bu bağlamda Murad’ın annesi Prenses Sulma da 1937’de bir diğer Hint Prensi olan Syed Sajid Hussain Ali ile evlenmek üzere Hindistan’a seyahat etmişti.
Ali kraliyetteki pozisyonuna rağmen İskoçya’da eğitim almış bir komünistti. İlerleyen yıllarda da Hindistan’ın bağımsızlığı için Kongre Partisi’ni desteklemişti.
Ancak eşi Selma’yla ilişkisi trajik bir şekilde sonlandı. Mutsuz bir evlilik geçiren Selma, 1939 yazında, hamile halde Paris’e gitti. Murad aynı yılın kasım ayında dünyaya geldi.
Selma kızıyla çok vakit geçiremeden 1941’de Paris’te sepsisten hayatını kaybetti. Fransa’da büyüyen Murad ise Sorbonne’de eğitim gördü ve gazeteciliğe odaklandı.
ÇİFT TARAFLI ÇALIŞAN CASUSUN ÖLÜMÜ
Murad’ın adı Sunday Times’ın haberinde gazetenin yabancı muhabiri David Holden’ın 1977’de öldürülmesiyle ilgili haberde geçiyor. Holden Kahire’deki bir havaalanının yakınlarında kafasının arkasından vurulmuş halde bulunmuştu. Gizemli cinayet hiçbir zaman çözülememişti.
Peter Gillman ve Emanuele Midolo’nun söz konusu cinayetle ilgili araştırmasını anlatan “Murder in Cairo: Solving a Cold War Spy Mystery” bu ay yayımlanacak.
Sunday Times daha önce muhabirinin ölümünden CIA’i sorumlu tutmuştu. İstihbarat teşkilatı başta Holden’la bağlantısı olmadığını söylese de sonrasında Holden’la ilgili dosyası olduğunu ancak bunu açıklamanın “ABD’nin güvenliğini tehlikeye atacağını” söylemişti.
Gillman ve Midolo ise Holden’ın Sovyetler Birliği’nin istihbarat teşkilatı KGB’ye çalıştığını ve Sovyet casusu bir sevgilisi olduğu sonucuna vardı. Ancak Holden daha sonra CIA için de çalışmaya başlayarak çift taraflı ajanlık yapmıştı. İşte Gillman ve Midolo, gazetecinin ölümünün ardında bu çift ajanlık olduğunu düşünüyor.
Murad, Peter Gillman’a Holden’la 29 Kasım 1977’de Şam’da ve daha sonra Amman’da karşılaştığını, birlikte yemek yediklerini anlattı. İkilinin yolları Holden’ın Batı Şeria’ya, Murad’ın da Şam’a gitmesiyle birbirinden ayrıldı.
MURAD CIA İÇİN ÇALIŞTI MI?
Ancak gazeteye göre Tahran’daki ABD Büyükelçiliği’nde İslam Devrimi’nin ardından ortaya çıkan gizli belgelerde Murad’ın adının CIA için çalışan kişiler arasında yer aldığı görüldü. Buna göre Murad, 1973 sonbaharında Paris’te Çinli diplomatları ve “Yakındoğu’daki hedefleri” izlemek için görevlendirilmişti.
Ancak belgelerde gazetecinin bir ay sonra kararını değiştirdiği yazıyor. Ne var ki belgelere göre Murad’ın “operasyonel onayı”nın 1979’de sonlandığı görülüyor. Yani CIA için çalışması teklif edildikten altı yıl sonra sonlanmış.
Murad gazeteye verdiği demeçte öldürülen gazeteci Holden hakkında bilgi toplamadığını “Hayatımda bir kez bile Amerikan gizli servisine çalışmadım” sözleriyle savundu.
Operasyonel onayla ilgili altı yıllık boşluğun ise “bürokratik bir hata” olabileceğini söylüyor. Bu arada gazetenin soruşturmasında Murad’ın söz konusu cinayetle ilgisi olduğuna dair herhangi bir ima yapılmıyor.(Nefes)
