Türkiye, günlerdir beklediği haberi bu sabah aldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın “Terörsüz Türkiye müjdesini her an alabilirsiniz” açıklamasının üzerinden 2 gün geçmeden terör örgütü PKK kendini feshettiğini ve silah bıraktığını duyurdu.
Bu sürece nasıl gelindi?
PKK’nın silah bırakması ve Türkiye’de 40 yıldır süren terör belasının son bulması herkesin temennisiydi. 2013-2015 yılları arasında yaşanan ilk çözüm süreci ise başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
Bu çözümsüzlüğün ardından Kuzey Irak’taki PKK varlığına bir de Suriye’nin kuzeyindeki PKK/PYD eklenmişti.
Böyle bir ortamda açıkçası kimse bir çözüm sürecini aklına getiremiyordu.
Taa ki Ekim 2024 tarihine kadar…
1 Ekim 2024’te TBMM’de yeni yasama yılı açılışında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli beklenmedik bir hamle yaptı. Bahçeli, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve milletvekilleriyle tokalaştı.
Bu sürpriz hamlenin ardından Bahçeli, kendisine yöneltilen soruyu “Yeni bir döneme giriyoruz. Dünyada barış isterken kendi ülkemizde barışı sağlamak lazım” diye yanıtlarken adeta bugüne uzanan sürecin de işaret fişeğini ateşlemiş oldu.
Ve grup toplantısından tarihi çağrı
Bahçeli, 15 Ekim 2024’te partisinin grup toplantısında o tarihi çağrıyı yaptı. Bahçeli, terör örgütü lideri Öcalan’a seslenerek, “Türkiye’ye getirilirken, ‘her türlü hizmete hazırım’ diyen teröristbaşı, buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin” dedi.
Aynı gün DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncay Bakırhan, “Biz de Öcalan’ın ne diyeceğini merak ediyoruz. Tecriti kaldırın, arkadaşlarına söyleyeceklerini söylesin” sözleriyle yanıt verdi.
Bir hafta sonraki grup toplantısında Bahçeli bu kez, açılımına son noktayı koydu. Bahçeli, “Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün bittiğini, örgütün lağvedildiğini ilan etsin” dedi.
İşte bu açıklamanın ardından İmralı’da tecrit kaldırıldı. DEM Parti Öcalan ile görüşecek İmralı heyetini oluşturdu. Ve art arda adaya gidiş gelişler başladı. İmralı heyetinde Ahmet Türk, Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder yer alıyordu.
28 Aralık’ta ilk ziyaretini gerçekleştiren heyetin içinde yer alan TBMM Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder 14 Nisan’da kalp krizi geçirmesinin ardından yoğun bakıma alındı.
Barış için büyük çaba harcayan Önder’in 18 günlük yaşam mücadelesini kaybetmesinin ardından DEM Parti kanadından yapılan açıklamalarda, Önder’e hitaben, “Barış süreci bize mirasındır. Bu topraklara barış mutlaka gelecektir” denilerek sürece sahip çıkılacağı vurgulandı.
Tarihi açıklama
PKK’nın bugün açıkladığı silah bırakma ve örgütü feshetme kararı, Türkiye’nin iç siyaseti ve seçim dinamikleri açısından tarihi bir dönüm noktası. Bu gelişme, hem iktidar hem de muhalefet partileri için yeni fırsatları ve meydan okumaları doğuracağı kaçınılmaz.
Siyasi hayata etkileri
PKK’nın fesih ve silah bırakma kararının Türk siyasi hayatına olası etkilerini şöyle özetleyebiliriz:
1. İktidarın güçlenmesi: AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, PKK’nın silah bırakma kararını “terörsüz Türkiye” vizyonunun bir başarısı olarak sunabilir. Bu durum, özellikle güvenlik ve istikrarı ön planda tutan seçmenler nezdinde iktidarın desteğini artırabilir.
2. Muhalefetin yeni stratejisi: Muhalefet partileri, bu gelişmeyi demokratikleşme ve Kürt sorununa siyasi çözüm arayışları çerçevesinde değerlendirebilir. Ancak, geçmişteki çözüm süreci deneyimleri göz önüne alındığında, bu yaklaşımın kamuoyunda nasıl karşılanacağı belirsiz.
3. DEM Parti’nin konumu: Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), silah bırakma kararını olumlu karşılasa da, örgütle arasına net bir mesafe koyması beklenebilir. Bu durum, partinin siyasi meşruiyetini artırabilir ve Kürt seçmen tabanında daha geniş bir destek bulmasına yol açabilir.
Karanın toplumsal yansımalar
Terör örgütünün tarihi silah bırakma ve fesih kararı, 40 yıldır terör nedeniyle büyük sıkıntılar çeken hem Türkiye’nin genelinde hem de bölge halkında büyük bir nahatlamaya yol açağı da kaçınılmaz bir gerçek.
İşte olası o yansımalar
1. Yeni bir barış süreci: PKK’nın silah bırakması, Türkiye’de yeni bir barış sürecinin kapısını aralayabilir. Ancak, geçmişteki deneyimler ve bölgesel dinamikler göz önüne alındığında, bu sürecin başarılı olması için şeffaflık ve toplumsal destek önemli.
2. Kürt sorununun siyasi çözümü: Silahlı mücadelenin sona ermesi, Kürt sorununun siyasi yollarla çözülmesine yönelik umutları artırabilir. Bu bağlamda, demokratik reformlar ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi adımlar gündeme gelmesi bekleniyor.
3. Toplumsal kutuplaşmanın azalması: PKK’nın silah bırakması, Türkiye’de uzun süredir devam eden toplumsal kutuplaşmanın azalmasına katkı sağlayacağı kuşkusuz. Bu gelişme toplumsal alanda diyalog ve uzlaşma ortamının oluşmasına zemin hazırlayabilir.
PKK’nın silah bırakma ve kendini feshetme kararı, Türkiye’nin siyasi tarihinde önemli bir dönüm noktası niteliğinde olabilir. Bu gelişmenin, hem iç siyasette hem de toplumsal düzeyde yeni fırsatlar ve zorluklar doğuracağı da bir gerçek. Önümüzdeki süreçte, tüm siyasi aktörlerin bu fırsatı demokratikleşme ve toplumsal barış yönünde değerlendirmesi büyük önem taşıyor.