ABD Merkez Bankası (FED), oldukça zorlu bir görevle karşı karşıya. Enflasyonu düşük tutmak ve işsizliği azaltmak gibi, zaman zaman birbiriyle çelişen iki hedefi aynı anda gerçekleştirmesi gerekiyor. Bu hedeflerin 2025 yılı itibarıyla birbiriyle daha da çeliştiği bir dönem yaşanıyor.
Son dönemde işsizlik ve işten çıkarmalar artarken, Amerikan ekonomisi enflasyonundaki iyileşme de durmuş gözüküyor. Yılın ilerleyen dönemlerinde gümrük vergilerinin enflasyonu tetikleme ihtimali, FED’i oldukça zor bir ikilemin içine sokuyor: Faizleri indirerek enflasyonun kontrolden çıkmasına mı sebep olacak, yoksa faizleri artırarak ekonomiyi resesyona mı sürükleyecek?
Bu riskler nedeniyle FED, faiz kararlarında bekle-gör politikasını benimsiyor. Bu durum yatırımcıların ve ekonomistlerin faiz indirimi beklentilerini yeniden gözden geçirmesine neden oldu.
FED, geride kalma riskiyle karşı karşıya
The Street’in haberine göre ABD ekonomisi adeta bir yol ayrımında. 2024 yılında ABD’nin ekonomik faaliyet güçlüydü, ancak son verilerde bazı kırılganlıklar göze çarpıyor. Yeni getirilen gümrük vergileri ise bu yılın ilerleyen dönemlerinde Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’yı (GSYH) olumsuz etkileyebilir.
ABD’deki işsizlik oranı 2023’teki %3,4 seviyesinden %4,2’ye yükseldi. Son dönemde işten çıkarma haberleri de arttı. Challenger, Gray & Christmas verilerine göre yalnızca yılın ilk çeyreğinde ABD’de 497 bin kişi işten çıkarıldı. Bu işçi çıkarmaların büyük kısmı teknoloji sektöründeki kriz ve ABD Hükümet Verimliliği Dairesi (DOGE) tarafından yapılan düzenlemelerle ilişkilendiriliyor. Nisan ayında 105.441 çalışan işten çıkarıldı. Bu rakam bir önceki yıla göre %63’lük bir artış anlamına geliyor.
İşini kaybedenlerin yeni bir iş bulma şansı da azaldı. Açık İş ve İşgücü Devir Hızı Araştırması’na (JOLTS) göre mart ayında, geçen yılın aynı dönemine kıyasla 900 binin üzerinde daha az açık iş pozisyonu bulunuyor.
İşsizlikteki artışa rağmen enflasyon, FED’in %2 hedefinin üzerinde seyretmeye devam ediyor. Mart ayında tüketici enflasyonu (TÜFE) %2,4 olarak gerçekleşti ve bu oran eylül ayından bu yana değişmedi.
İşten çıkarmalar ve yüksek enflasyon birleşimi, Amerikalıların harcama alışkanlıklarını da etkiledi. Birçok kişi artık keyfi harcamalardan vazgeçip temel ihtiyaçlara yöneliyor. Yeni getirilen gümrük vergileriyle bu davranışın yıl boyunca devam etmesi bekleniyor.
Trump’tan tartışmalı gümrük vergisi hamlesi
ABD Başkanı Donald Trump, ülke içi üretimi canlandırma hedefiyle oldukça riskli sayılabilecek bir gümrük vergisi planını devreye soktu. Yılın başında Kanada, Meksika ve otomobil ürünlerine %25 oranında vergi uygulamaya başladı. 2 Nisan’da, “Kurtuluş Günü” olarak adlandırdığı tarihte ise beklenenden yüksek yeni karşılıklı vergileri duyurdu.
Bu gelişmelere piyasaların tepkisi olumsuz oldu. S&P 500 Endeksi, Kanada ve Meksika vergilerinin açıklandığı şubat ortasında zirve yapmasının ardından geriledi. Endeks son günlerdeki toparlanmaya rağmen, yılbaşından bu yana %4 düşüşte.
Trump, 9 Nisan’da çoğu karşılıklı vergiyi askıya alarak müzakerelere alan açtı. Ancak Çin’e uygulanan vergiler yürürlükte kaldı. Çin mallarına getirilen %145’lik vergiyle bazı ürünlerde toplam vergi oranı %160 seviyesine ulaştı.
Bu vergi artışlarının birçok ürünün fiyatını yükseltmesi ve dolayısıyla enflasyonu körüklemesi bekleniyor. Aynı zamanda bu belirsizlik, tüketici ve şirket güvenini zedeliyor; birçok kişi ve işletme harcama kararlarını erteliyor ya da iptal ediyor.
Bu davranışın sürmesi durumunda, FED’in 7 Mayıs’ta faizleri sabit tutma kararı, ekonomik daralmayı engelleme konusunda geç kalınmış bir adım olarak değerlendirilebilir.
Faiz indirimi beklentileri ertelendi
ABD Merkez Bankası, yılda sekiz kez toplanarak faiz oranlarını belirliyor. 2022 ve 2023 yıllarında enflasyonu frenlemek için faizleri hızlı bir şekilde yükseltmişti. 2024’ün sonlarında ise iş gücü piyasasını desteklemek adına üç kez faiz indirimi yapılmıştı.
Bu dönüş, geniş çapta beklendiği için 2024 yılında borsalarda sert yükselişler yaşanmıştı. 2025 yılında da faiz indirimlerinin devam edeceği yönündeki iyimserlik güçlüydü. Ancak enflasyondaki durağan seyir ve gümrük vergilerine ilişkin belirsizlik bu beklentileri alt üst etti.
İşsizlikte kayda değer bir artış ve gümrük vergilerinin enflasyon üzerindeki etkilerine dair daha fazla netlik oluşmadığı sürece, FED kenarda beklemeyi sürdürecek gibi görünüyor.
Chicago Ticaret Borsası’nın (CME) FedWatch göstergesine göre yatırımcılar faiz indiriminin ancak temmuz ayında gerçekleşebileceğini öngörüyor.
FED’in politika faiz aralığı şu anda %4,25 – %4,5 seviyesinde. Haziran toplantısında faizlerin %4 – %4,25’e indirilme ihtimali geçen hafta %55 iken şimdi ise yalnızca %20 olarak görülüyor. Temmuz ayında bir faiz indirimi olasılığı ise bir ay öncesine göre %8’den %52’ye yükseldi.
Yine de bazı uzmanlar bu kadar erken bir faiz indiriminin gerçekleşeceği ihtimaline şüpheyle yaklaşıyor.
Barclays’ten faiz yorumu: Yıl boyunca sabit kalacak
Fed Başkanı Jerome Powell, mayıs ayında faiz oranlarını neden sabit tuttuklarını açıkladıktan sonra, Barclays analistleri faiz indirimi beklentilerini güncelledi. Ancak analistlerin öngörüsü birçok kesimi hayal kırıklığına uğratabilir.
Barclays’in 8 Mayıs tarihli analiz notunda, “ABD ekonomisine dair verilerde belirgin bir değişim olmadığı sürece, Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) faizleri süresiz olarak sabit tutmakta rahat görünüyor. Aralık ayından bu yana olduğu gibi, faizlerin yıl sonuna kadar değişmeyeceğine inanmaya devam ediyoruz” denildi.
FED’in tüm 2025 yılı boyunca faizlerde değişiklik yapmaması, tüketicilerin ve işletmelerin duymak isteyeceği bir senaryo değil. Ancak bu ihtimal giderek güç kazanıyor.
“Bir sonraki adımın faiz indirimi olduğu bariz olsaydı, Başkan Powell çoktan bu adımı atardı. Ancak ortada bariz bir durum yok” ifadelerine yer veren analistler, belirsizliklerin ve artan risklerin FED’i faiz indiriminden alıkoyduğunu vurguladı.
FED’in faizleri aceleyle indirmesi için teşvik edici pek bir şey bulunmadığını belirten Barclays, şu değerlendirmede bulundu:
“FOMC’nin %2 yıllık enflasyon hedefinin inandırıcılığını kaybetme riski ve faiz indiriminin ardından tekrar faiz artırmak zorunda kalınabilecek bir senaryonun ihtimali, komitenin geri durmasına neden oluyor. Özellikle erken ve yanlış bir faiz indirimi, sorunu daha da büyütüp, politikalarda maliyeti yüksek bir geri dönüşü zorunlu kılabilir.”
Barclays’e göre, iş gücü piyasasının dirençli seyri ve şirketlerin gümrük vergilerinin zamanla yumuşayacağı yönündeki beklentisi, Powell’ın faiz konusunda temkinli duruşunu sürdürmesini kolaylaştırıyor.