Yatırımcılar, ABD Başkanı Donald Trump’ın ekonomi politikasına ilişkin artan belirsizlikler nedeniyle, oldukça kritik bir üç haftalık sürece giriyor.
S&P 500 Endeksi’nin bahar aylarından beridir gösterdiği güçlü yükseliş, temmuz ayının başından itibaren duraksadı. Endeks, 30 Haziran kapanışından bu yana yalnızca %0,9 artış gösterdi ve haftayı 6260 puanın hemen altında, negatif bölgede kapattı. Yılın geri kalanına bakıldığında, Wall Street analistleri ise temkinli olmaya devam ediyor.
Barron’s’un haberine göre, ünlü gazeteci ve finansal analiz uzmanı Mike Zaccardi’nin derlediği veriler, 14 banka ve yatırım kuruluşunun yıl sonu için öngördüğü medyan S&P 500 hedefinin yaklaşık 6279 puanda sabit kaldığını gösteriyor.
Trump tarifeleri ve Fed’e yönelik baskı
Bu arada, tarife riskleri ciddi şekilde artıyor. ABD Başkanı Trump, hafta sonu Avrupa Birliği ve Meksika menşeli mallara yüzde 30 oranında yeni gümrük vergileri açıkladı.
Trump’ın son iki haftada açıkladığı tarifelerin 1 Ağustos’ta yürürlüğe girmesi durumunda, Uluslararası Ticaret Odası’na (ICC) göre ABD’nin toplam gümrük vergisi oranı yaklaşık beş puan artarak yüzde 20’nin üzerine çıkacak. Bu seviye, 1900’lü yılların başından bu yana görülen en yüksek oran olacak.
Aynı zamanda, Trump’ın ekonomi ekibinin kilit üyeleri, ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell’ın görev süresi Mayıs 2026’da sona ermeden görevden alınabileceği ihtimaline açık kapı bıraktı.
Powell, Fed’in Washington’daki genel merkez binasının yenilenme maliyetleri konusunda Kongre’yi yanıltmakla suçlanıyor. Fed ise bu iddiayı reddederek, cuma günü geç saatlerde internet sitesinde detaylı bir açıklama yayımladı.
Yatırımcılar, Fed Başkanı’nın görevden alınma girişiminin, başarısız bile olsa, dünyanın en önemli merkez bankasının uzun vadeli bağımsızlığına dair ciddi soru işaretleri yaratabileceğinden endişeli.
ING Araştırma Birimi Amerika Bölge Başkanı Padhraic Garvey, “Powell’ın görevden alınması ya da istifası, dolarda yeni bir sert aşağı yönlü dalgalanmayı tetikler ve bu zarar kalıcı olur” diyor
Garvey, “Doların rezerv para birimi olarak değerinin temelinde Fed’in bağımsızlığı yatar, bu nedenle dolardan büyük sermaye çıkışları muhtemelen haklı görülür. Bu bize göre, ‘Kurtuluş Günü’nden bile daha kötü bir senaryo olur” uyarısında bulundu.
Kritik bilanço sezonu başlıyor
Tüm bu artan belirsizlikler, yatırımcıların ikinci çeyrek bilançolarını değerlendirmeye hazırlandığı döneme denk geliyor. Söz konusu bilanço dönemi aynı zamanda tarifelerin gelir ve kârlar üzerinde doğrudan etkili olacağı ilk üç aylık süreç olacak.
LSEG verilerine göre, analistler S&P 500 şirketlerinin toplam kârlarının yıllık bazda yalnızca yüzde 5,7 artarak 528 milyar dolara ulaşmasını bekliyor. Bu oran yılın ilk çeyreğinde kaydedilen yüzde 13,7’lik büyümeye kıyasla keskin bir yavaşlama anlamına geliyor.
Finans hisseleri, ikinci çeyrek bilançolarında önemli rol oynayacak. Sektörün, S&P 500’ün toplam kârının yaklaşık beşte birini oluşturması bekleniyor. JPMorgan Chase, salı günü piyasa açılmadan önce bilançosunu açıklayarak sezonu başlatacak. Takip eden iki gün içinde büyük bankalardan çoğu bilançosunu açıklayacak.
Saxo Bank Stratejisti Koen Hoorelbeke, “Bilanço sezonunun ilk haftası yön belirlemekle ilgilidir. Eğer bankalar marjlarda istikrar, sağlıklı kredi trendleri ve alım satım veya kredi tarafında mütevazı bir iyileşme gösterirse, bu yumuşak iniş senaryosunu teyit eder ve mevcut değerlemeleri destekler. Ancak maliyet artışları ya da kredi kayıpları ortaya çıkarsa, piyasa bu iyimserliği sorgulamaya başlayabilir” açıklamasında bulundu.
Wall Street rallisine direnç testi
ABD Çalışma İstatistikleri Bürosu da salı günü haziran ayı Tüketici Fiyat Endeksi verisini yayımlayacak. ABD Ticaret Bakanlığı ise perşembe günü haziran ayına ilişkin perakende satış rakamlarını açıklayacak.
Beklenenden hızlı bir enflasyon ya da zayıf tüketici harcamaları verisi, tarifelerin dünyanın en büyük ekonomisini olumsuz etkilemeye başladığı yönünde endişeleri artırabilir.
CME Group’un FedWatch göstergesine göre, yatırımcılar eylül ayında faiz indirimi yapılacağına dair beklentilerini azaltmış durumda. Yatırımcı beklentileri %57,2 seviyesine geriledi ve son bir ayın en düşük seviyesi olarak kaydedildi. 30 Temmuz’da başlayacak olan bir sonraki Fed toplantısından ise herhangi bir politika değişikliği beklenmiyor.
Wall Street yatırımcıları, piyasaların “Kurtuluş Günü” sonrası gerçekleştirdiği ralliyi ekonomideki diğer gelişmelerden ayırmayı başardı ve yeni tarife risklerine, Fed ile yaşanan sürtüşmelere ve yavaşlayan büyüme beklentilerine büyük ölçüde kayıtsız kaldı. Ancak önümüzdeki birkaç hafta, borsa rallisinin direnci yıl içindeki en ciddi sınavlarından birini verecek.