Küresel piyasalar adeta 1849’daki altına hücumu tekrar yaşıyor. 2025’teki altın rallisi yatırımcıları cezbetmeye tüm hızıyla devam ediyor.
Altın fiyatları bu yıl neredeyse %30 yükseldi ve 3.400 doların üzerine çıkarak rekor seviyelere yaklaştı. Performansıyla hisse senetlerini, tahvilleri, diğer birçok emtiayı ve hatta Bitcoin’i geride bıraktı.
Bu yükselişin arkasında, İsrail ile İran arasındaki çatışmaların Orta Doğu geneline yayılabileceği endişesi yatıyor. Çatışmaların olası bir genişlemesi, petrol arzını sekteye uğratabilir ve küresel ekonomide büyük belirsizliklere yol açabilir.
Bu, oldukça karamsar bir senaryo. Ancak Barron’s’un haberine göre bu gelişmeler bir anda tersine de dönebilir.
Peki, şu an altının ulaştığı seviye, yatırımcılardaki “en kötüsüne hazırlanma” eğiliminin zirvesi mi? Bazı uzmanlar bu soruya “evet” cevabını veriyor.
Yatırımcı korkuları altını besledi
Bir dönem The Leuthold Group ve Wells Fargo’nun borsa stratejistliğini yapan Jim Paulsen’e göre, son yıllarda altın yatırımcıların korkularına karşı çözüm olarak görüldü. Ancak Paulsen karamsarlık dalgasının artık zirveye ulaşmış olabileceğini belirtiyor:
“Korkular arttıkça altının fiyatı da yükseldi. Ama kötümserlik uç noktaya ulaştığında, örneğin tüketici güveni savaş sonrası dönemin en düşük seviyelerine indiğinde, altın genellikle zirveye yaklaşır.”
Paulsen’in görüşünü destekleyen bazı göstergeler de var.
Bunlardan ilki piyasa korkusunu ölçen VIX endeksi. Nisan ayı başında ABD Başkanı Donald Trump’ın “karşılıklı tarifeler” açıklamasının ardından 50 seviyesinin üzerine çıkan endeks, şu anda 20’nin altında. Bu da yatırımcıların korkularının azaldığını gösteriyor.
Ayrıca ABD hisse senetleri yeniden tarihi zirvelere yaklaştı. İşgücü piyasası güçlü ancak hafif bir yumuşama sinyali veriyor. Enflasyonun sabit seyretmesi, yatırımcılara FED’in bu yıl faiz indirimi yapabileceği yönünde umut veriyor.
Tüketici güveninde de kısmi bir toparlanma var. Amerikalılar hâlâ ekonomiden memnun değil, ancak tarifelerin ilk açıklandığı döneme kıyasla daha iyimser bir hava mevcut. Tüm bunlar, altının nihai zirveye ulaşıp ulaşmadığına dair soru işaretlerini artırıyor.
Altın için uyarılar artıyor
Edward Jones Yatırım Stratejisi Direktörü Mona Mahajan’a göre, altındaki bu yükseliş büyük ölçüde “momentuma” bağlı. Mahajan yatırımcıları uyarıyor: “Bu yüksek performans uzun sürmeyebilir.”
Research Affiliates CEO’su Chris Brightman ise daha net bir açıklamada bulundu: “Altın, düşünüldüğü gibi güvenli liman değil. Oldukça dalgalı bir varlık. Eğer altını bir değer depolama aracı olarak görüyorsanız, yanılıyorsunuz. Altın spekülatif bir yatırım.”
Altının hâlâ güçlü destekçileri var
Ancak altın yatırımcıları hâlâ oldukça fazla. Yardeni Research Başkanı Ed Yardeni, jeopolitik gerilimlerin artması durumunda “asıl kazananın altın olacağını” savunuyor.
Yardeni, yıl sonuna kadar altının ons fiyatının %17 artarak 4.000 dolara çıkacağını, 2026 sonunda ise 5.000 dolara ulaşacağını öngörüyor. Bu hedef altının bugünkü fiyatlara göre %45’in üzerinde değer kazanacağı anlamına geliyor.
Bugün itibarıyla kesin olarak bilinen tek şey, altının güçlü bir ivme yakaladığı. Gerçekten de piyasalarda işlem gören diğer tüm varlıklar bu rüzgarın gölgesinde kaldı.
Ancak bilmediklerimiz daha fazla: İsrail-İran savaşı genişleyecek mi, petrol arzı kesintiye uğrayacak mı, hisse senetleri düşecek mi, Fed nasıl bir yol izleyecek?
Barron’s haberine göre yatırımcılar için en önemli kural yine geçerli olacak gibi gözüküyor: Güvenli şekilde yatırım yapmanın yolu portföylerin güçlü bir biçimde çeşitlendirilmesinden geçiyor.