Altın fiyatları, üst üste üçüncü işlem gününde yükselişini sürdürerek spot piyasada ons başına 3 bin 356 dolar seviyesine çıktı. Yurt içinde ise altının gram fiyatı haftayı 4 bin 316 TL seviyesinden tamamladı.
Bu yükseliş, ABD’nin Kanada ve Meksika’ya yönelik yüksek tarifeler getirme tehdidinde bulunmasının ardından, küresel ticaret gerilimlerinin yeniden alevlenmesiyle gerçekleşti.
Bunlarıda Okuyabilirsiniz
Tarifeler sürüyor
Piyasalarda, ABD Başkanı Donald Trump’ın sık sık yinelediği gümrük tarifesi tehditlerine karşı belli bir bağışıklık gelişmiş olsa da, bu kez Kanada ile tam anlamıyla bir anlaşmaya varılamayabileceği endişesi öne çıkıyor. Wall Street Journal’a konuşan uzmanlar, Trump’ın bu defa geri adım atmayabileceği uyarısında bulunuyor.
Brezilya ile olan durum ise daha karmaşık. BRICS üyesi ülkenin, ABD’nin baskılarına karşı daha dirençli olabileceği ifade ediliyor. Washington Post’a konuşan yetkililer, Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva’nın çatışmacı bir yaklaşım sergileyebileceğini belirtiyor. ABD’ye ihracata sınırlı ölçüde bağımlı olan Brezilya’nın, yüzde 50’ye kadar olan tarifelere dayanabileceği öne sürülüyor.
Bu gelişmeler, 1 Ağustos’a kadar yeni tarifelerin yürürlüğe girme ihtimalini artırırken, ABD ekonomisi üzerindeki olası etkilerine dair endişeleri yeniden gündeme taşıdı. Çin ile yürütülen müzakerelerin halen sonuçlanmamış olması ise bu belirsizliği daha da derinleştiriyor.
FED’in temkinli duruşu
Bu jeopolitik ve ticari riskler, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) mevcut şahin duruşunu korumasına neden olabilir. Eğer kapsamlı ticaret anlaşmaları sağlanabilmiş olsaydı, Fed enflasyonun hedefe yaklaşacağından emin olabilir ve faiz indirimlerinin kapısını aralayabilirdi. Ancak mevcut durumda, tarifelerin enflasyonist etkilerinin geçici mi kalıcı mı olacağı konusunda belirsizlik devam ediyor. Bu da para politikasında “bekle-gör” yaklaşımını beraberinde getiriyor.
Haziran ayına ait FOMC toplantı tutanaklarına göre, yetkililer mevcut faiz seviyesini “nötr” seviyeye çok uzak görmüyor. Bu sıkı duruşun ekonomik büyümeyi sınırlaması bekleniyor, ki bu da altın gibi güvenli liman varlıklarına olan talebi desteklemeye devam ediyor.
Öte yandan, normalde altın ile ters yönde hareket eden 10 yıllık ABD Hazine tahvil getirileriyle olan korelasyon, Haziran ayından bu yana pozitife dönmüş durumda. Korelasyon katsayısı şu anda 0,5 seviyesine yakın, bu da tahvil satışlarının altına olan talebi dolaylı olarak artırdığını gösteriyor.
Orta Doğu’da tansiyon düşmüyor
Orta Doğu’da da tansiyon yeniden yükseliyor. New York Times’ın haberine göre, İsrail, İran’ın yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum stoklarının bir kısmının son ABD-İsrail hava saldırılarından kurtulduğu sonucuna vardı. Bu durum, askeri çatışma risklerini yeniden gündeme getirdi.
Aynı zamanda, Kızıldeniz’de Husi milislerinin deniz taşımacılığına yönelik saldırılarının yoğunlaşması da risk algısını besliyor. Ancak İran’ın ihracat altyapısına doğrudan bir zarar verilmemesi ve Hürmüz Boğazı’nın açık kalması, piyasaların tepkisini şu aşamada sınırlı tutuyor.
Bakır ve gümüşte yükseliş sürüyor
2025’in ikinci yarısında tarife risklerinin artmasıyla birlikte, özellikle teknoloji altyapısı ve yenilenebilir enerjiyle ilişkili ithalat maliyetleri yükseliyor. ABD’nin ithal bakıra yüzde 50 oranında gümrük vergisi getirdiğini açıklaması, küresel tedarik zincirlerinde şok etkisi yarattı.
Küresel ekonomilerin teknoloji ve yapay zeka odaklı büyüme stratejileri doğrultusunda, bakır ve gümüş gibi endüstriyel metallerin önemi artıyor. Yüksek elektrik ve ısı iletkenlikleri nedeniyle bu metaller; bataryalar, elektronik cihazlar, güneş panelleri ve 5G altyapısında hayati roller üstleniyor. Bakır ise enerji dönüşümü, elektrikli araçlar, veri merkezleri ve akıllı şehir projeleri açısından kritik önemde.
Jeopolitik gerilimler ve ekonomik belirsizlik ortamında yatırımcı talebinin artmasıyla, Cuma günü küresel spot piyasada gümüş fiyatları ons başına 38 doları aşarak 13 yılı aşkın süredir en yüksek seviyesine ulaştı. Değerli ve endüstriyel metal, 2025’in ilk yarısında yüzde 25 değer kazanarak altının yüzde 26’lık artışının hemen gerisinde kaldı. Bakır, 2011’den bu yana gelen önemli bir direnç bölgesini aşarak 5,40 dolar seviyesinin üzerine çıktı.
