Bitcoin kripto piyasasına hakim olmaya devam ederken uzmanlar, Ethereum, Ripper ve Dogecoin‘den vazgeçmenin mantıklı bir seçenek olabileceğini öne sürüyor.
Bitcoin 20 Ocak‘ta rekor seviyeye ulaştıktan sonra, birçok kripto yatırımcısı görece düşük piyasa değerine sahip altcoin’lerin parlamak için zaman bulacağı ve daha fazla sermayenin kripto piyasasına akıp daha riskli yatırımlara yöneleceği konusunda büyük umutlar besliyordu.
Bunlarıda Okuyabilirsiniz
Oran sadece yüzde 13
MarketWatch’tan Frances Yue’nun haberine göre, yatırımcıların bu beklentisi hayal kırıklığıyla sonuçlandı. Bunun yerine çoğu altcoin geçen ay yavaş bir performans gösterdi ve Bitcoin’in gerisinde kaldı. ‘Altcoin’, Ethereum ve Solana gibi programlanabilir blok zincirleriyle ilişkili olanlar ve Dogecoin ve Shiba Inu gibi meme coin’lerden esinlenen token’lar dahil olmak üzere, Bitcoin dışındaki kripto para birimlerini ifade etmek için yaygın olarak kullanılıyor.
CoinMarketCap‘ten alınan verilere göre, piyasa değerine göre ilk 100 kripto para biriminin yalnızca 13’ü yıl başından bu yana Bitcoin’i geride bırakmış durumda. Peki altcoin’lerin sürekli olarak Bitcoin’i geride bıraktığı bir dönem olan ve çok beklenen ‘altcoin sezonu’nu neden henüz gerçekleşmedi?
Altcoin’ler düşüşte
Bitcoin dün Dow Jones Piyasa Verilerine göre son 30 günde yüzde 2.7 oranında düşerek 97 bin doların üzerine çıktı. Bu, önemli bir düşüş yaşayan bir dizi altcoin’e karşı sağlam bir üstün performans anlamına geldi. Bitcoin şu an 96.200 dolar seviyesinde işlem görüyor.
Piyasa değeri bakımından ikinci en büyük kripto para birimi olan Ethereum ise aynı dönemde yüzde 22.6 oranında düştü ve genellikle Ethereum’a güçlü bir rakip olarak görülen Solana ise sadece yüzde 3.4 oranında değer kaybetti. Piyasa değeri bakımından dördüncü en büyük kripto para birimi olan Rippler (XRP) son bir ayda yüzde 19.3 oranında düştü. Dogecoin’de ise değer kaybı yüzde 31.3’ü buldu.
Kripto hedge fonu ZX Squared Capital’in kurucu ortağı ve baş yatırım sorumlusu ve Credit Suisse’in eski yönetici müdürü Changguang Zheng‘e göre, Bitcoin’in hakimiyeti veya toplam kripto pazarına göre piyasa değeri, önceki piyasa döngülerinin aynı aşamasındaki tarihsel seviyelere kıyasla daha yüksek seyrediyor.
Dört yıllık döngü ve yarılanma
Kripto analistleri genellikle Bitcoin’in fiyat performansını dört yıllık döngülere ayırıyor. Her döngüde, dört aşama yaşanıyor: Kırılım, coşku, düzeltme ve birikim. Döngüler öncelikle, Bitcoin madenciliği ödülünün yarıya indirildiği ve kripto para arzını kontrol etme mekanizması olan Bitcoin yarılanması takvimine dayanıyor. Yarılanma yaklaşık dört yılda bir gerçekleşiyor ve yarılanmaların en sonuncusu geçen Nisan ayında gerçekleşti.
Tarihsel olarak, Bitcoin yarılanmasını izleyen aylarda, altcoin sezonu, Bitcoin’in hakimiyetinin düşmesi ve altcoin’lerin daha iyi performans göstermesiyle başlama eğiliminde oluyor.
Örneğin, düşük piyasa değerine sahip kripto paralar, kısmen ilk coin teklifleri etrafındaki coşku nedeniyle 2017 boğa rallisinde büyük bir yükseliş gördü. 2021’de kripto para piyasaları yükselirken merkezi olmayan finans ve değiştirilemez token’lar popülerlik kazandı. Ancak, Nisan ayındaki dördüncü yarılanmasının ardından Bitcoin’in hakimiyeti yüksek kaldı.
Bitcoin 2009’da piyasaya sürüldü; bu nedenle kripto para hala kısa bir geçmişe sahip yeni bir endüstri niteliği taşıyor. Bu nedenle, bu kadar küçük bir örneklem boyutuyla, tarihsel fiyat verilerinin istatistiksel olarak ikna edici olmayabileceğini de hesaba katmak gerekiyor.
Döngüyü ETF’ler mi bozdu?
Şubat ayının başlarında, Başkan Donald Trump’ın tarife politikalarıyla ilgili korkular kripto dahil riskli varlıklarda oynaklığa yol açtığında, Bitcoin’in hakimiyeti Şubat 2021’den bu yana en yüksek seviyesi olan yüzde 64,3 seviyesine kadar yükseldi. Bitcoin’in hakimiyeti Pazartesi günü yaklaşık yüzde 62 seviyesindeydi.
Zheng, geçen Ocak ayında ABD’de Bitcoin borsa yatırım fonlarının (ETF) piyasaya sürülmesinin tarihi örüntüyü değiştirmiş olabileceğini söylüyor. Zheng, “Bugün, insanlar kriptoya her geldiğinde, ilk maruz kaldıkları şey genellikle Bitcoin oluyor” diyor. Ethereum ETF’lerinin, geçen yıl piyasaya sürülmüş olsa da, Bitcoin muadilleri kadar talep görmemesi de bu durumu kanıtlıyor.
Zheng, Bitcoin’in diğer kripto para birimlerine kıyasla benzersiz bir kullanım örneğine sahip olduğunu ifade ediyor. Kripto para birimi, eşler arası elektronik nakit sistemi olarak yaratıldı. Bitcoin son birkaç yıldır çoğunlukla riskli bir varlık olarak işlem görse de, destekçileri Bitcoin’in bir ‘değer deposu’ ve bir tür ‘dijital altın’ olacağını savunuyor. Bu arada, Ethereum ve Solana gibi diğer birçok blok zinciri ise programlanabilir olacak şekilde tasarlanmış durumda. Zheng, birbirleriyle rekabet ettikleri için hangisinin sonunda galip geleceğini söylemenin zor olduğunu hatırlatıyor.
Ekosistemin değerlenmesi zor
Yine de, uzun süreli Bitcoin hakimiyeti endişe verici çünkü Zheng, “Eğer Bitcoin tek baskın kripto ise, o zaman ekosistemin değerlenmesi gerçekten zor” diyor.
Zheng, bu yılın ilerleyen zamanlarında gelgitin değişebileceğine dair hala umut taşıyor. Zheng, olası bir katalizörün ‘daha net düzenleyici politikalar’ olabileceğini ve bunun daha fazla yeniliği teşvik edebileceğini ve sonunda gerçek kullanım örnekleri sağlayan daha fazla kripto projesinin geliştirilmesine yol açabileceğini ifade ediyor.
Trump, 23 Ocak’ta kripto paralar hakkında bir kararname imzaladı ve dijital varlıkların ihracını ve işletimini yöneten federal bir düzenleyici çerçeve önermesi beklenen bir çalışma grubu kurdu. Kararname, çalışma grubuna, ABD’de kripto politikalarını ilerletmek için düzenleyici ve yasama önerileri öneren bir raporu Temmuz ayı sonuna kadar başkana sunmasını emrediyor.
IntoTheBlock‘taki analistlere göre ise, bir altcoin sezonunu onaylamak için yatırımcıların günlük aktif adresler ve işlem hacmi gibi çeşitli altcoin göstergeleri arasında geniş bir artış görmesi gerekiyor. Analistler ayrıca, bir blockchain veya uygulamada kilitlenen toplam değerde önemli bir artış görmeleri gerekeceğini de ekliyor. Yatırımcılara ayrıca diğer yatırımcıların ilgisini ölçmek için Google Trends’ten gelen verilere ve sosyal medya etkileşimlerine de dikkat etmeleri gerektiği hatırlatılıyor.
