Küresel devlet tahvillerindeki satış dalgaları geçmişte hisse senetleri için olumlu bir sinyal olarak görülürdü. Tahvillerin satılması yatırımcıların ekonominin güçleneceğine dair beklentiler taşıdığı şeklinde yorumlanırdı. Ancak bu kez işler farklı ilerliyor.
Son haftalarda devlet tahvillerindeki sert satışlar yatırımcıları hazırlıksız yakaladı. Oysa piyasaların tepkisine yol açan sorunların çoğu yeni değil. ABD ve Japonya gibi ülkeler uzun süredir yüksek borç yükü taşıyor. Ancak bu ay Moody’s’in ABD’nin kredi notunu düşürmesi, tahvillerdeki satış dalgasının fitilini ateşledi.
Tahvil getirileri yükselirken büyüme beklentileri düşüyor
MarketWatch’un haberine göre deneyimli döviz stratejisti ve ekonomist Jens Nordvig, bu satış dalgasının neden yatırımcılar için bu kadar endişe verici olduğunu ortaya koyan dikkat çekici bir noktaya değindi.
Nordvig’e göre, ABD’nin gösterge 10 yıllık devlet tahvili getirileri son dönemde hızla yükseliyor. Ancak esas dikkat edilmesi gereken nokta, bu yükselişin ekonomik büyüme beklentilerinin düştüğü bir döneme denk gelmesi.
Analiz firması Exante Data’da görev yapan ekonomist LinkedIn üzerinden yaptığı paylaşımda, “Şu anda ABD’de reel faizler hızla yükseliyor. Ancak asıl dikkat çekici olan bu yükselişin, ekonomik büyümeye dair beklentiler düşerken yaşanıyor olması. Bu yeni ve endişe verici bir durum. Zira geçmişte faizler genellikle ekonomi güçlenirken ya da FED’in daha agresif bir para politikası izleyebileceği beklentisiyle yükselirdi. Şimdi ise büyüme zayıflarken faizlerin artması, çok daha kaygı verici bir tablo ortaya koyuyor.” dedi.
Söz konusu tablo yatırımcıların ABD’nin mali yapısı konusunda giderek daha fazla kaygılandığına işaret ediyor. ABD yönetiminin borçları azaltmaya yönelik bir siyasi irade koyamaması da bu kaygıları destekliyor.
Tahvil getirileri neden yükseliyor?
ABD Temsilciler Meclisi’nde Cumhuriyetçilerin bütçe teklifinin kabul edilmesinin ardından tahvil faizleri tekrar yükseldi. Ancak günün ilerleyen saatlerinde hem tahvillere hem de hisse senetlerine gelen alımlarla birlikte 10 yıllık tahvil faizi %4,55’e geriledi. Buna rağmen, 30 yıllık tahvil getirisi hâlâ %5’in üzerinde seyrediyor. Bu oran Kasım 2023’ten bu yana görülen en yüksek seviyelerden birini işaret ediyor
Nordvig’e göre, büyüme beklentilerinin düşmesine rağmen tahvil faizlerinin yükselmesi, tahvillerdeki satış baskısının kalıcı olabileceğini gösteriyor. Eğer bu satışlar gerçekten de tahvil yatırımcılarının ABD yönetimine bütçe disiplinini dayatmaya çalışmasıysa, çözüm o kadar kolay olmayabilir.
ABD’de mali politika değiştirmek zor
Deutsche Bank Stratejisti George Saravelos’a göre, ABD’de mali politikayı değiştirmek oldukça zahmetli bir süreç. Avrupa’da hükümetler bütçe üzerinde daha kolayca değişiklik yapabiliyor. ABD’de ise bütçenin Kongre’den geçebilmesi için tasarının ciddi uzlaşı süreçlerinden geçmesi gerekiyor. Bu da işin hızını kesiyor.
Saravelos, “Cumhuriyetçilerin bu süreçte tek seferlik büyük bir mali değişiklik yapması mümkün olabilir. Ancak bu adım atıldıktan sonra bütçede uzun bir süre boyunca yeni bir değişiklik beklenmemeli” dedi.
Tahvil yatırımcıları piyasada yeniden ipleri eline mi alıyor?
Intelligent Wealth Solutions’tan Kıdemli Portföy Yöneticisi Randy Flowers ise tahvil getirilerindeki bu artışın hisse senedi piyasalarını baskılayabileceğini düşünüyor. Dolayısıyla da Amerikan borsalarının 2025 yılında dar bir bantta dalgalanmasını bekliyor.
Flowers “Şu anda tahvil yatırımcıları piyasada yeniden kontrolü ele geçirmiş gibi görünüyor. Bu da genellikle herkes için kötü haber anlamına gelir, hisse senetleri de dahil. Bu durumun devam edip etmeyeceğini göreceğiz” açıklamasında bulundu.
