ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin F-35 programına yeniden dahil olmasına ilişkin şartı açık biçimde dile getirdi. Barrack, ABD yasaları gereği Türkiye’nin S-400 hava savunma sistemlerini hem kullanmaması hem de envanterinde bulundurmaması gerektiğini söyledi.
Washington: S-400 depoda bile olamaz
Barrack, yaptığı paylaşımda Türkiye’nin F-35 programına geri dönüş talebine ilişkin görüşmelerin sürdüğünü belirterek, sürecin temel şartının S-400’lerin tamamen devre dışı bırakılması olduğunu aktardı. Bu çerçeve, sistemlerin yalnızca kullanımının değil depoda tutulmasının dahi kabul edilmeyeceğini içeriyor.
Türkiye’nin uzun yıllara dayanan F-35 yatırımı
Türkiye, 2001 yılında kurucu ortak olarak girdiği F-35 programına milyonlarca dolarlık yatırım yaptı. Ancak Ankara’nın hava savunma sistemi ihtiyacına NATO müttefiklerinin olumlu yanıt vermemesi, Türkiye’yi Rusya’dan S-400 sistemi almaya yöneltmişti. Bu karar sonucunda Türkiye programdan çıkarıldı.
S-400 yeniden tartışma konusu
Bugün gelinen noktada, bir dönem F-35 programı pahasına tercih edilen S-400’lerin yeniden gözden çıkarılabileceği değerlendiriliyor. Özellikle F-35 motor teknolojisinin, yerli savaş uçağı KAAN’ın motor çalışmalarında kritik rol oynayabileceğine ilişkin değerlendirmeler, Ankara’nın yeniden F-35 sürecine girmek istemesinde etkili görülüyor.
Barrack’ın tam açıklaması
Büyükelçi Barrack, açıklamasında “Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye’nin F-35 programına yeniden katılma isteği ve Rus yapımı S-400 hava savunma sistemine sahip olması konusunda Türkiye ile görüşmelerini sürdürüyor” ifadelerini kullanarak diyalog sürecinin devam ettiğini aktardı.
Açıklamanın devamında “ABD yasalarına göre, Türkiye’nin F-35 programına geri dönmesi için S-400 sistemini artık kullanmaması ve sahip olmaması gerekiyor” sözleriyle şartı yineledi.
Barrack, “Başkan Trump ve Başkan Erdoğan arasındaki olumlu ilişkiler yeni bir işbirliği ortamı yaratmış ve bu konuyla ilgili son on yılda yaptığımız en verimli görüşmelere yol açmıştır” değerlendirmesinde bulundu.
Son olarak “Umudumuz, bu görüşmelerin önümüzdeki aylarda hem Amerika Birleşik Devletleri’nin hem de Türkiye’nin güvenlik gereksinimlerini karşılayan bir ilerleme sağlamasıdır” ifadeleriyle sürece yönelik beklentisini dile getirdi.







